İnternetin Doğuşu: Sputnik'ten TCP/IP'e
Bugün hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olan internet, elli yıl önce hayal bile edilemeyen bir fikirdi. Peki, bu devrim niteliğindeki teknoloji nasıl ortaya çıktı? Gelin, zaman yolculuğuna çıkarak internetin köklerine inelim.
Toplu İşlemden Zaman Paylaşımına
1957 öncesinde bilgisayarlar, aynı anda sadece tek bir işlem yapabiliyordu. Bu durum, hem verimsizdi hem de bilgisayarların devasa boyutlara ulaşmasına neden oluyordu. Geliştiriciler, doğrudan bilgisayar üzerinde çalışamadıkları için uzmanlardan yardım almak zorundaydı. Programlama büyük ölçüde elle yapılıyordu ve bu da hatalara, zaman kaybına ve sinir krizlerine yol açıyordu.
1957'de ise büyük bir değişim yaşandı. Uzaktan kontrol edilebilen bağlantı fikri ortaya çıktı, böylece geliştiriciler bilgisayarlarla doğrudan etkileşime girebilecekti. Aynı dönemde, bir bilgisayarın işlem gücünü birden fazla kullanıcıyla paylaşmayı ifade eden "zaman paylaşımı" kavramı da doğdu.
Sputnik Krizi ve DARPA'nın Rolü
Sovyetler Birliği'nin Sputnik 1 uydusunu fırlatması, Amerika'da bir "Füze Açığı" korkusu yarattı ve teknolojik liderliği korumak için 1958'de DARPA (Defense Advanced Research Project Agency) kuruldu. Bilgi transferini hızlandırmak ve tekrarlanan çalışmalardan kaçınmak isteyen DARPA, geniş çaplı bir bilgisayar ağı planladı: Arpanet.
Bu dönemde, askeri, ticari ve bilimsel ağlar üzerine üç önemli kavram daha geliştirildi: Amerika'daki RAND Corporation tarafından askeri ağ, İngiltere'deki Ulusal Fizik Laboratuvarı tarafından ticari ağ ve Fransa'daki bilimsel ağ Cyclades. Bu üç yaklaşım, modern internetin temelini oluşturdu.
Arpanet ve Paket Anahtarlama
1966'da geliştirilmeye başlanan Arpanet'te, üniversiteler bilgisayarlarını paylaşma konusunda temkinliydi. Bu nedenle, anabilgisayarların önüne "Arayüz İleti İşlemci (IMP)" adı verilen daha küçük bilgisayarlar yerleştirildi. IMP'ler ağı kontrol ederken, anabilgisayarlar sadece veri dosyalarını ve programları başlatmakla görevliydi.
Bilgisayarlar arası ilk bağlantı için "Ağ Kontrol Protokolü" geliştirildi ve ardından yerini daha verimli olan "İletim Kontrol Protokolü (TCP)" aldı. TCP, dosya transferini doğrulamasıyla öne çıkıyordu.
İngiltere'deki NPL ağı ise ticari temellere dayanıyordu ve yoğun kullanıcı ve dosya trafiği bekleniyordu. Hatların tıkanmasını önlemek için, dosyalar küçük paketlere bölünerek gönderiliyor ve alıcıda tekrar birleştiriliyordu. Böylece, "paket anahtarlama" teknolojisi doğmuştu.
Küba Füze Krizi ve Dağıtık Ağ Modeli
1962'deki Küba Füze Krizi, nükleer savaş korkusunu arttırdı. O dönemde bilgi sistemleri, merkezi bir ağ mimarisine sahipti. Bir saldırı durumunda yaşanabilecek arızalardan kaçınmak için, merkezileşmemiş bir ağ mimarisi geliştirilmeliydi. Bu sayede, bir düğüm bozulsa bile ağ çalışmaya devam edebilecekti.
İletişim hala radyo dalgalarıyla sağlanıyordu, ancak nükleer bir saldırı durumunda iyonosfer etkilenip uzun dalga boylu radyo dalgaları veri taşıyamayacaktı. Bu nedenle, kısa menzilli olsa da dolaysız dalgalar kullanılmak zorundaydı. Bu sorunu çözmek için, minimum parazit ile uzun mesafeler kapsayabilen dağıtık ağ modeli ortaya çıktı.
Cyclades ve İnter-net
Fransa'nın geliştirdiği Cyclades ağı, Arpanet'e göre daha düşük bütçeliydi ve daha az düğüm içeriyordu. Bu nedenle, ağlar arası iletişime odaklanıldı ve "İnter-net" terimi doğdu. Cyclades'in tasarımında, gönderici ve alıcı arasındaki iletişime bilgisayarlar karışmıyor, sadece aktarım düğümü rol oynuyordu.
Cyclades'in verdiği ilham ve ağlar arası uyumsuzluğun etkisiyle, bilgisayarların bağlanması her yerde önem kazandı. Telefon şirketleri, aylık ücret karşılığında kendi sunucuları üzerinden bağlantı imkanı sağlayan X.25 protokolünü geliştirdi. DARPA'nın İletim Kontrol Protokolü, ağ geçidi üzerinden bilgisayarlara bağlanmaya yarıyordu.
OSI Modeli ve TCP/IP Protokolü
Uluslararası Standart Teşkilatı (ISO) ise OSI Başvuru Modelini tasarladı. Bu model, ağı uçlar ve kanal olarak ayrı katmanlara bölerek standartlaştırmayı amaçlıyordu. Son olarak, TCP, OSI modelinin tercihlerini benimseyerek TCP/IP protokolünü oluşturdu. Bu protokol, ağlar arası uyumluluğu garanti ediyordu.
Arpanet'in Kapanışı ve İnternetin Doğuşu
1990 yılında Arpanet donanımı kaldırıldı, ancak internet varlığını sürdürdü ve gelişmeye devam etti. İnternetin doğuşu, birçok teknolojinin, krizin ve uluslararası işbirliğinin bir araya gelmesiyle mümkün oldu. Bugün kullandığımız internet, bu uzun ve çetrefilli yolculuğun bir ürünüdür.