Giriş
Sözcükler arasındaki anlam ilişkileri dilin zenginliği ve derinliğini yansıtır. Kelimelerin birbiriyle olan bağlantıları, iletişimde kullanılan araçları zenginleştirerek ifade gücünü artırır. Bu konu, dil bilgisinin temel taşlarından biridir ve kelimeler arasındaki nüansları keşfetmek bize dili daha etkili kullanma konusunda önemli ipuçları verir.Anlam ilişkileri, yazımızda kelime dağarcığımızı genişletmenin yanı sıra düşünsel kapasitemizi de
geliştirir. Kelimelerin çeşitli anlamlarını keşfetmek bizi farklı bakış açılarına yönlendirir ve kavramsal esnekliğimizi artırır. Bundan dolayı sözcükler arası anlam ilişkilerini incelemek, hem dil becerilerimizi hem de düşünsel yeteneklerimizi güçlendirme konusunda bize destek olur.
Sözcükler Arası Anlam İlişkileri Nedir?
Dilin zenginliği ve derinliği, sözcükler arasındaki anlam ilişkileri sayesinde ortaya çıkar. Sözcükler, eş anlamlılar, zıt anlamlılar, yakın anlamlılar ve daha birçok ilişki yoluyla birbirleriyle bağ kurar. Bu ilişkiler dilin inceliklerini keşfetmemize olanak tanır ve iletişimde daha etkili ifadeler kullanmamızı sağlar.Eş anlamlı kelimeler benzer anlamları temsil ederken, zıt anlamlılar tamamen karşıt kavramları yansıtır. Yakın anlamlı kelimeler ise ince nüans farkları taşıyarak iletişi zenginleştirir. Sözcükler arasındaki bu karmaşık ilişkiler hem dilbilim açısından ilginç bir konu sunar hem de yazılı ve sözlü iletişimde doğru ifadeleri seçmede rehber olur.
Eş Anlamlılar
Aynı varlığı, nesneyi ya da kavramı gösteren sözcüklerdir. Aslında hiçbir dilde birbirinin tıpatıp aynısı olan eş anlamlı sözcük yoktur. Bu tür sözcüklerin ilk bakışta anlamlarının aynı olduğu sanılır. Fakat çok ince bir anlam ayrılığı vardır. Bugün dilimizdekiUYARISözcüklerin eş ya da yakın anlamlı olup olmadıkları cümle içindeki kullanımlarıyla belirlenir. Örneğin, "ak-beyaz" ve "siyah-kara" sözcükleri tek başlarına kullanıldıklarında eş anlamlıdırlar. Fakat "Ak akçe kara gün içindir." gibi bir kullanımda "ak ve kara" sözcüklerinin eş anlamlısı "beyaz ve siyah" değildir.
Kelimeler arasındaki eş anlamlılıkların farkında olan okuyucular, metinleri daha kolay kavrar ve yazarın amacını daha iyi anlar. Bu durum ise dil bilincini geliştirirken aynı zamanda kelime dağarcığını da zenginleştirir. Eş anlamlılar keşfedildikçe dilimizin büyüleyici dünyasına olan sevgimiz de artar.
» cevap – yanıt
» kalp – yürek – gönül
» kelime – sözcük
» ileti – mesaj
» özgün – orijinal
» dil – lisan
» bellek – hafıza
» uygarlık – medeniyet
» al – kırmızı
» misafir – konuk
» fiil – eylem
» model – örnek
» ölçüt – kıstas – kriter
» belgegeçer – faks
» ilginç – enteresan
» varsıl – zengin
» yoksul – fakir
Bazı durumlarda eş anlamlı kelimeler birbirinin yerini tutmayabilir:
cümlesindeki “kara bahtlı” söz grubu “kötü şanslı” anlamında kullanılmıştır. Dolayısıyla kara bahtlı yerine siyah bahtlı demek de anlamsız olur. Bu yüzden bu cümledeki “kara” kelimesinin eş anlamlısı “kötü” kelimesidir.
Zıt Anlamlılar
UYARIBir sözcüğün olumsuz kullanılmış şekli onun karşıt anlamını oluşturmaz.Sözgelimi "oturmak" sözcüğünün karşıtı "oturmamak" değil "kalmak" tır.Bir sözcüğün karşıt anlamlısını o sözcüğün cümle içinde kazandığı anlam belirler."zor - kolay" Midesinden zoru var. (Bu cümlede "kolayın karşıtı değildir.)Bu ders oldukça zormuş. (Bu cümlede "Kolay'ın karşıtıdır.)Karşıt anlamlılık ilişkisi "ad, sıfat, zarf ve eylem" türündeki sözcükler arasında olabilir.
Örneğin, "sıcak" ile "soğuk", "büyük" ile "küçük", "gece" ile "gündüz" gibi zıt anlamlar arasında güçlü bir karşıtlık vardır. Bu tür kelime çiftleri hem yazılı hem de sözlü iletişimde metni daha canlı hale getirerek dinleyici veya okuyucunun dikkatini çeker ve metnin akıcılığını artırır.
» uzak ↔ yakın
» bulanık ↔ berrak
» kirli ↔ temiz
» ileri ↔ geri
» güzel ↔ çirkin
» iç ↔ dış
» soğuk ↔ sıcak
» sık ↔ seyrek
» iyimser ↔ kötümser
» inmek ↔ çıkmak
» sağ ↔ sol
» zengin ↔ fakir
Bir sözcüğün olumsuzu, o sözcüğün zıt anlamlısı değildir.
» gelmek – gitmek (zıt anlamlısı)
» kirli – kirsiz (olumsuzu)
» kirli – temiz (zıt anlamlısı)
» almak – almamak (olumsuzu)
» almak – vermek (zıt anlamlısı)
Sözcüklerin karşıt anlamlı olabilmesi için her ikisinin de gerçek ya da mecaz anlamlı olması gerekir.
» Bu işin sonu nereye gider? (mecaz anlam)
Yukarıdaki cümlelerde gelmek ve gitmek birbirinin karşıtı değildir; çünkü gelmek gerçek anlamıyla, gitmek mecaz anlamıyla kullanılmıştır.
Yakın Anlamlılar
Yakın anlamlı kelimeler arasındaki ince çizgiyi ayırt etmek, dilin derinliklerine doğru keyifli bir yolculuğa çıkarmaktadır. Kelimelerin eş anlamlısı gibi görünen ancak farklı duygu ve çağrışımlara sahip olanları keşfetmek, dilimizi zenginleştiren bir deneyim sunar.
» tutmak – yakalamak
» korkak – çekingen
» saçmak – dağıtmak
» dargın – küskün – kırgın
» tanıdık – bildik
Eş Sesli (Sesteş) Kelimeler
Sen hala onun söylediklerine kan.
Ay'a bu ay yeni bir uzay aracı gönderilecekmiş.
Yüzünü asma, öbür sınavda yüz alırsın.
Gül sen, gülün olayım.
Köyün ortasından geçen çay, çay bahçelerini suluyor
Uyarılar :Sesteş, sözcüklerde kimi zaman yalnızca anlam ayrılığı, kimi zaman da hem anlam hem de tür ayrılığı söz konusu olur.
- Saçındaki kır çektiği acıları gösteriyor.
- Elindeki bardağı düşürüp kırdı.
Hem anlam, hem de tür farklılığı söz konusudur.
- Ayakkabısının bağı çözülmüş.
- Bağa girdik, üzüm topladık.
Yalnızca anlam farklılığı söz konusudur.
Kara gecede bir tek yıldız bile yoktu.
Al - Al bir ata binmişti.
Eski - Eski elbise, Araba eskidi.
Bana da gömlek al.
Sesteş
Barış - Barış yapıldı, Yakında barışırlar.
Kır at yarışmaya giremedi.
Şunu da çöpe at.
Yol
» Bu yolu takip etmemiz gerek. (yol: Bir yerden bir yere ulaşmak için üzerinde yürüdüğümüz yer) » Kardeşimle birlikte bahçedeki otları yolduk. (yolmak: Çekip koparmak)
Yüz
» Yüzü bana dönüktü. (yüz: Çehre, surat, sima)
» Düğününe yüz kişi gelmiş. (yüz: Doksan dokuzdan sonra gelen sayı)
» Kıyıda iki çocuk yüzüyordu. (yüzmek: Suda ilerlemek)
» Koyunun derisini yüzdüler. (yüzmek: Derisini çıkarmak, soymak)
El
» Telefonu bütün gün elinden bırakmadı. (el: İnsanın tutmaya ve iş görmeye yarayan organı)
» Eller ne derse desin, önemli değil. (el: Yabancı)
Somut ve Soyut Anlamlı Sözcükler :
Bir sözcük, duyu organlarından biri yoluyla algılanabilen bir varlığı gösterirse "somut anlamlı", duyu organları yoluyla algılanamayıp da zihinde var olan kavramları gösterirse "soyut anlamlı" sözcük adını alır.Ağaç, taş, hava, ses, koku, çiçek. Rüzgâr, yağmur, soğuk, sıcak, ekşi, acı (tat), çiçek, gürültü, aydınlık, karanlık, mavi, koku, uzun, deniz… (somut anlam)
Mutluluk, Sevgi, korku, kin, dostluk, insanlık, iyilik, kötülük, nefret, kıskançlık, ayrılık, özlem, aşk, acı (üzüntü), mutluluk, vicdan, umut, sevinç, keder…(soyut anlam)
Somut ve Soyut Anlamla İlgili Uyarılar :
Bir sözcük temel anlamıyla somutken cümlede kazandığı anlamıyla soyut olabilir.
Bu yüzden sözcükler somutluk soyutluk yönünden değerlendirilirken cümle içinde kazandığı anlama göre değerlendirilir.
Sözgelimi "hava" sözcüğü dokunma duyusuyla ilgili somut bir anlam taşırken "Eski eşyalar salona ayrı bir hava vermiş." cümlesinde soyut bir anlam kazanacak şekilde kullanılmıştır.
Aktarma yoluyla somut anlamlı bir sözcük bir somut anlam daha kazanarak kullanılabilir.
Organ adı olan somut anlamlı "ayak" sözcüğü, "sıranın ayağı, masanın ayağı, köprünün ayağı" gibi kullanımlarda yeni bir somut anlam kazanmıştır.
Soyut bir kavramın gözle görünür kılınması için somut anlamlı bir sözcükle anlatılması söz konusu olabilir. Bu duruma somutlama denir.
Bu sözlerin onu kırmış. ("Üzmek","kırmak" la somutlaştırılmıştır.)
Sanki bakışlarıyla bizi eziyordu. ("aşağılayıp, küçümsemek","ezmek" le somutlaştırılmıştır.)
Kanunları çiğnemek suçtur. ("ihlal edip, uymamak", "çiğnemek" sözcüğüyle somutlaştırılmıştır.)
Deyimlerimizin bir bölümü somutlamaya örnektir. Örnek :
Öküz altında buzağı aramak (Akla uymayan bahanelerle suç ve suçlu bulma çabası)
Öp babanın elini (beklenmedik bir durum)
Örümcek kafalı (geri düşünceli, yenilikleri kabul etmeyen)
Karnım henüz doymuş değil. (soyut-temel anlam) Ömrü boyunca okudu, hala okumaya doydu diyemem. (Soyut-mecaz anlam)
Nicel ve Nitel Anlamlı Sözcükler :
- Bu işten iyi para kazandı. (Paranın miktarını gösterir, nicel anlamlıdır.)
- Evin geniş bir salonu vardı. (Salonun ölçülebilen özelliğini gösterir.)
- Bahçede büyük bir kalabalık vardı. (Kalabalığın sayılabilen durumunu gösterir.)
UYARIAynı sözcük farklı cümlelerde nicelik ya da nitelik gösterebilir. Bu değişme çok anlamlılığın bir sonucudur.
- Kapıyı küçük bir kız açtı. (nicel anlamlı)
- Beni küçük düşürmekle ne kazandın? (nitel anlamlı)
- Derin bir kuyudan su çekerdik. (nicel anlamlı)
- Edebiyatımızın derin bir yazarıydı o. (nitel anlamlı)
Sırtında ağır bir çantayla güç bela yürüyordu.
İşyerime yakın bir ev satın almak istiyorum.
Yukarıdaki örneklerde koyu yazılan sözcükler
Stadyum evimize çok yakındı. (nicel anlam)
Birinci örnekteki “yakın” sözcüğü “içten, sıkı” anlamında kullanılmıştır. İki arkadaş arasındaki yakınlık belli bir ölçü aletiyle ölçülemez. Bu yüzden yakın sözcüğü nitel anlamlı bir sözcüktür. İkinci örnekteki “yakın” sözcüğü ise, ölçülebilir bir özellik olduğu için nicel anlamlıdır. Evin stadyuma olan uzaklığı metreyle ölçülebilir.
Annesinin güzel gözleri vardı. (nitel anlam)
Bu işten güzel para kazanmışlar. (nicel anlam)
Birinci örnekteki “güzel” sözcüğü, ölçülemeyen bir nitelik bildirdiği için nitel anlamlıdır. Gözlerin ne derece güzel olduğunu ölçen bir alet yoktur.
İkinci örnekteki “güzel” sözcüğü ise “çok” anlamında kullanılmıştır. Paranın ne kadar kazanıldığı hesaplanabileceği için “güzel” sözcüğü nicel anlamlıdır.
Ad Aktarması (Mecazımürsel) (Düz Değişmece)
Yukarıdaki cümlede “şirket” sözcüğünde ad aktarması vardır.
Burada şirkette görevli birinin, örneğin sekreterin araması söz konusudur.
Ama cümlede “şirketten” sözü ile genel söylenip, özel anlam anlatılmak istenmiştir.
Soba yandı (İçindeki odun - kömür)
Çankaya bu yasayı onaylamaz (Cumhurbaşkanlığı)
Okul geziye gitti. (Okuldaki öğrenciler)
Mozart'ı severim. (Mozart'ın bestelerini)
Doğu kan ağlıyor. (Doğu yönündeki bölgeler)
Sokağın ilk girişindeki apartmanda oturuyorum. (Apartmanın dairesi)
Herkes başının üstünde bir çatı olmasını ister. (Ev)
Düşük bir maaşla beş canı besliyor. (İnsan)
Biz Yahya Kemal’i okuyarak yetiştik. (Romanını)
Törende bütün kasaba meydanda toplanmıştı. (Kasaba halkı)
Bardağını bitir de sana çay doldurayım. (Çayını bitir)
Batı’nın tavrını anlamak güç. (Avrupa ülkeleri)
racon (adet - usül)
şabanlık (aptallık - sersemlik)
keklemek (kandırmak - aldatmak)
Anlam (Deyim) Aktarması
- Vücut parçaları ve organ adlarının doğaya aktarılmasıyla.
Baş (vücut parçası, organ adı temel anlam)
Yokuşun başı - Toplu iğnenin başı - İki baş soğan - Dağ başı - Başa güreşmek - İnsanla ilgili özelliklerin insan dışındaki varlıklara aktarılması yoluyla.
Ağlamak (gözyaşı dökmek temel anlam)
Gökyüzündeki bulutlar, ağlıyordu bu ölüme.
Bir diş sarımsak ( Yan Anlam )
Gülen Güneş ( Mecaz Anlam ) - Doğayla ilgili özelliklerin insana aktarılmasıyla.
Değnek (bir tür sopa temel anlam)
Kıyman a zalımlar kıyman Kör karının bir değneği (oğul)
Aslanım, yaptığın bu iş doğru değil!
O tilkiye söyle, borcunu ödesin.
Senin kadar pişkinini de görmedim.
Paslanmış beyinlerle olmaz bu iş. - Doğayla ilgili özelliklerin yine doğaya aktarılması yoluyla.
Minik fare kükredi. (Aslana ait "kükreme" özelliği fareye aktarılmış.)
Deniz bütün gece kudurdu. (Köpeğe ait "kudurma" özelliği denize aktarılmış.)
Karlar uçuşurdu camlarda.
Rüzgârlar ulurdu sabaha kadar. - Duyu aktarması yoluyla.
Acı (tadı ağzı yakan, tatma duyusuna ait olan)
acı soğuk (dokunma duyusuna aktarılmış)
acı çığlık (işitme duyusuna aktarılmış)
sıcak (dokunma duyusuyla ilgilidir)
sıcak bakış (görme duyusuna aktarılmış)
sıcak konuşma (işitme duyusuna aktarılmış)
Acı bir çığlık duyuldu. (Tat alma duyusundan işitme duyusuna)
Keskin bir koku içeriye yayılmıştı. (Dokunma duyusundan koklama duyusuna)
Yumuşak bir sesi var. (Dokunma duyusundan işitme duyusuna)
Yanık bir türkü tutturdu. (Görme duyusundan işitme duyusuna)
1. Eş anlamlılar ve zıt anlamlılar arasındaki fark nedir?
Eş anlamlılar aynı veya benzer anlamlara sahip kelimelerdir, zıt anlamlılar ise tam tersi anlamlara sahip kelimelerdir.
2. Sözcükler arası anlam ilişkileri neden önemlidir?
Doğru anlam ilişkileri kurmak, yazılı ve sözlü iletişimde daha etkili olmayı sağlar ve metinleri daha anlaşılır kılar.
3. Deyişler ve deyimler nasıl kullanılmalıdır?
Deyişler ve deyimler genellikle günlük konuşma dilinde kullanılır ve metni daha renkli hale getirirler.
Bu blog yazısında Türkçe 8.sınıf düzeyinde sözcükler arası anlam ilişkileri konusunu mümkün oldukça detaylı bir şekilde ele almaya çalıştık.
Her türlü sorunuz için yorum bölümünden bizimle iletişime geçebilirsiniz.